Published in Yetkin Yayın, May 4, 2021
Merhaba Sayın Dinleyen,
Dinleyen diyerek başlamam seni biraz şaşırtmış olabilir.
“Dinleyen” kavramı günümüzün kutsal sözlüğü Ekşi Sözlük’ten aldığıma göre bu şekilde ifade edilmiş.
Günlerin peşi sıra birbirini kovaladığı adeta bayrak yarışı yapar gibi birbirine bağlı ve bir o kadar da bağımsız olduklarını hissettirdikleri bir geceden klavyeme dökülen bir yazı bu da:
Neden bilmem gece olduğunda "Yalnızlık Bekçileri" iki omuzumda belirir. Şimdiki anı yoğun bir şekilde yaşayamadığımdan ya da eskiden normal bir günde hissettiğim duyguları, akışı hissedemediğimden bu bekçiler biri geçmiş diğeri gelecek vardiyasına ayrılarak biri “Özlem” diğeri “Ümit ” olarak yakaladıkları mahkumlarla tekrar olay yerine iştigal ederler. Nedir bu geceleri gelip evin tavanını bir fikir havuzuna dönüştüren şey?
✦Kendimizi keşfetmenin verdiği fazla düşünme hali mi?
✦Yoksa eskisi kadar yorul(-a)madığımızdan gelen üretme halinin devamı mı?
✦✦Bilemiyorum….
Ama şundan eminim ki, karantina boyunca (yaklaşık bir senedir ) kendim için dikkate ve uğraşa değer alanlarda çalışıp ürün çıkarmaya çabaladığım, bedenimi yorduğum, dostlarımı fiziksel olarak göremeden olsa da iletişime geçtiğim günlerde çok rahat uyuyorum. Gece çöktüğünde tavanı izlemek veya iç sesimi susturmak amacıyla dizi veya film kovalamıyorum.
Geçmişi düşününce maskesiz ve dostlarımla beraber kendi anlam arayışlarımız üzerine yaptığımız sohbetler aklıma geldikçe duygulanıyorum. Üniversite ortamı denilen kavramı anlamadan ve o sosyalliğin mutluluğunu tatmadığımı hatırladığımda üzülüyorum, belki de kızıyorum. Sonra duygusallığın dalgalı kıyılarından objektifliğin durgun limanlarına doğru suyun akışıyla geldiğimde; içsel olarak durulduğumda, kendi kendime diyorum ki:
✦”Alışman lazım .”
✦”Alışmamız lazım.”
✦”Alışmamız lazım.”
Dijitalizmin etkisinin bu kadar sert bir şekilde hissedildiği bir dünyaya gelen çocuklar olarak bununla yaşamaya ,fiziki toplanmaların yerini hologramik ve bol pixelli toplanmalar ; arkadaşlık, dostluk ve sevgili denilen kavramlarda yeni bir opsiyon olarak “dijital” benliklerin yerini almasına alışmamız lazım .Buna alışırken çok bocaladım hala da bocalıyorum. Bazen bu “normal” kavramına alışmak çok zor oluyor ama çabalıyorum.
Her zaman fiziksel bir araya gelmeleri, dijital olmayan hayatı yaşamayı savunan ,sosyal medyanın yarış haline sokan yanını reddeden bir genç olarak anlamaya çalışıyorum. Tüm savunmalarım ve geçmişe dönük kabullerimden sonra artık yeni düzeni kabul etmeye başlıyorum.
Bu “Tek başınalık” halini avantaja çevirip kendi yolumuzu belki de insanlık için yeni bir devrimin başlangıcını her birimiz birey olarak yapmalıyız. Bilgiye ulaşmanın bir o kadar kolay olduğu hatta her insanın bir “uzman eğitmen”(!) unvanını kendine verdiği bir dönemde bir birey olarak güvenilir kaynaklar ve eğitmenler eşliğinde kendi gelişimimizi sağlamalıyız.
Her birimiz “Homo Sapiens” olarak başladığımız bu yolda Dijital okuryazarlık alışkanlıkları geliştirerek “Homo Digitalis” olarak gelişmemize devam etmeliyiz. Bunu yaparken de ilk adım olanları ve olacakları analiz edip, kendi yolumuzu belirlemek olmalı.
Bu dönüşümü anlamak adına ilk olarak:
Martin Ford ‘un Robotların Yükselişi: Yapay Zeka ve İşsiz Bir Gelecek Tehlikesi kitabını okumuştum.
Daha sonra Ufuk Tarhan’ın T-İnsan kitabı ile aydınlanma yaşadım. Ufuk Tarhan sayesinde “Fütürist” kavramı ile tanıştım. Bu da benim” Ülkemde bu bakış açısı ile bakan, geleceği tasarlamak isteyen insanlar var mı?” sorusunu sormamı sağladı .Bu da “Fütüristler Derneği” ile tanışmamı sağladı.
1 Mart 2020 tarihli Gelecek Günü ‘nde bakış açım ve hedeflerim fazlasıyla değişti.
“Veri Bilimi, Yapay Zeka ,Dijitalizm, Fütürizm ” ve benzeri birçok kavram ile karşılaşmamdan sonra halen kendi yolumu bulmaya çalışıyorum.
“Gelecekte kendimi nerede görmek istiyorum ,insanlığa nasıl bir fayda sunmak istiyorum?” sorusunu her gün düşünüyorum.
Bu yazıdaki amacım da sizin de kendinize bu soruyu sormanız ve kendi yolunuzu kendi yöntemlerinizle bulmaya başlamanız. Ben olanları kabule geçmeye ve kendime çözüm bulmaya çalışıyorum. Umarım sizler de kendi maceranızda kendi benliğiniz bularak mutlulukla bu yola başlar ve devam edersiniz.